IICEC 3. Uluslararası Enerji Forumu

IICEC 3rd International Energy Forum
16 Mart 2012
Sakıp Sabancı Müzesi, The Seed

BÖLGESEL VE KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: GÖZLEMLER VE POLİTİKA SEÇENEKLERİ

Sabancı Üniversitesi’ne bağlı İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi (IICEC)’nin ilk faaliyeti olan ‘Küresel Enerji Forumu’nun ardından “Bölgesel ve Küresel İklim Değişikliği: Tespitler ve Politika Seçenekleri” başlıklı “İklim Değişikliği Forumu” yapıldı.

Forumun ev sahipliğini Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker ve Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve Sabancı Üniversitesi IICEC Uluslarası Danışma Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fatih Birol yaptı.

Forumun açılış konuşmasında Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın mesajı, Rektör Prof. Dr. Berker tarafından okundu. Güler Sabancı mesajında iklim değişikliğinin dünyamız için ciddi ve giderek büyüyen bir tehdit olduğunu belirtti. Güler Sabancı bu konferansa uluslararası çapta gösterilen ilginin de bunun kanıtı olduğunu ifade etti. Sabancı’nın mesajı şu şekilde devam etti:

“OECD tarafından da belirtildiği gibi, iklim değişikliğinin çevremize, ekonomilerimize ve güvenliğimize etkileri, çağımızın belirleyici konuları arasındadır. Son yıllarda yapılan fiziksel gözlemler, iklim değişikliğinin hayatlarımızı tehdit eden küresel bir soruna dönüştüğüne dair önemli sinyaller vermektedir. Deniz seviyesi yükseldikçe kıyılar tehlike altına giriyor. Kuvvetli kasırgalar ve seller kıtaları tehdit ediyor. Sular altında kalan adalarda yaşayan aileler, iklim sığınmacısı olarak evlerini terk etmek zorunda kalıyor.”

Güler Sabancı: İnsanlık çok uzun zamandır iklim değişikliği tehdidine karşılık vermekte çok ağır davranıyor!

Birleşmiş Milletler raporuna göre halihazırda kurak olan bölgelerdeki su miktarının bu yüzyıl ortasına kadar sadece iklim değişikliği nedeniyle yüzde 10 ila yüzde 30 azalmasının beklendiğini belirten Sabancı, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de iklim değişikliklerinin şimdiden her yıl 150 binden fazla can kaybına sebep olduğunu, insanlığın çok uzun yıllardır iklim değişikliği tehdidine karşılık vermekte çok ağır davrandığını söyledi. Bu gidişatı tersine çevirmek için sürenin daraldığına dikkati çeken Sabancı; "bugün çeşitli sektörler ve ülkelerden önde gelen uzmanlar, doğru politikaları, yatırımları ve teknolojileri hızlandırarak bu gidişata nasıl dur denebileceğine dair görüşlerini paylaşmak için buradalar" dedi.

IICEC’in kurulmasının ardında, Türkiye’nin enerji haritasındaki rolünün büyümesi, uluslararası enerji üretimi ve tüketiminin gelişmekte olan ülkelere doğru kayması ve İstanbul’un sahip olduğu stratejik konumun bulunduğunu belirten Güler Sabancı, uluslararası kaynaklardan beslenen uluslararası bir yaklaşıma ve küresel çapta kabul gören bir ilişkiler merkezine ihtiyaç bulunduğunu, bu merkezin bağımsız hareket ederek küresel çapta enerji ve iklim konularını araştırıp, raporlayıp ve bu konulara katkı sağlayacağını belirtti. Düzenlenen bu forumun da, Sabancı Üniversitesi’nin bu merkezin kuruluşu için attığı önemli adımlardan biri olduğunu vurguladı.

Fatih Birol’dan enerji ve iklim değerlendirmesi

Birinci oturumun ardından, Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve IICEC Uluslarası Danışma Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fatih Birol ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker’in katıldığı basın toplantısı gerçekleşti.

Fatih Birol, “Enerji ve İklim: İklim yolu şimdiden kapandı mı?” başlıklı konuşmasında olumsuz gidişatı zorlaştıran yeni sorunlar olduğunu söyledi. Fatih Birol bu sorunları şöyle sıraladı: Ekonomik kaygılar nedeniyle dikkatler enerji politikasından uzağa çevrildi ve müdahale olanakları azaldı. Fukuşima kazası sonrasında nükleer enerjinin geleceği belirsizleşti. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da çalkantılar, bölgenin yatırım planlarıyla ilgili soru işaretleri doğuruyor. Karbondioksit salımı tekrar rekor düzeylere çıktı.

Enerji güvenliği ve iklim değişikliği ile mücadele için enerji verimliliğinin şart olduğunu belirten Dr. Birol, küresel enerji verimliliğinin yanlış yönde ilerlediğini, Avrupa Birliği’nin petrol ve gaz ithalatı faturalarının tarihinin en yüksek düzeylerinde olduğunu, petrol fiyatlarının yüksekliğinin de kırılgan AB ekonomisini tehdit ederken Avro’nun değerinin düşmesinin de olumsuz etkiyi şiddetlendirdiğini vurguladı.

Yükselen ekonomilerin dünyanın enerji talebini şekillendirmeyi sürdürdüğünü belirten Dr. Birol, küresel enerji talebinin 2010-2035 yılları arasında üçte bir oranında artacağını ve bunun  yüzde 50’sinin Çin ve Hindistan’a bağlı olacağını söyledi.

Fatih Birol: İklim meselesinin merkezinde enerji yer alıyor. Cesur siyasi kararlar verilmesine ihtiyaç var.

İklim meselesinin merkezinde enerjinin yer aldığını söyleyen Dr. Birol, yenilenebilir enerjiye sağlanacak sübvansiyon miktarının artacağını, 2010’da yenilenebilir enerjilerin sübvansiyon tutarının 66 milyar $ olduğunu, fosilde ise bu sayının 409 milyar $ bulduğunun altını çizdi. Fatih Birol sözlerini şöyle sürdürdü: “Kullanımın yaygınlaşması rekabetçiliği gölgede bırakırken bu sayının 2035’te 250 milyar dolar olması gerekiyor. Bugünden 2035 yılına kadar toplam karbondioksit salımı, 1900’den beri toplam salımın dörtte üçünü aşacak ve Çin’in kişi başı salımı OECD ortalamasına ulaşacak. Müdahalede bulunulmazsa 2017 yılı itibariyle 450 Senaryosu’nda izin verilen karbondioksit salımının tümünü mevcut santraller, fabrikalar, binalar vb. kullanıyor olacak.”

Durban’da tüm ülkelerin küresel sera gazı salımını azaltacak yeni bir çerçeve uygulanmasını kabul ettiğinin altını çizen Dr. Birol sözlerini şu uyarılarla tamamladı: "Protokolün 2015 itibariyle kararlaştırılıp 2020 yılında uygulamaya geçmesi gerekiyor; bu süreç, yüksek karbon salımlı bir altyapıya mahkum kalma riskini çok artırıyor. 2017 itibariyle küresel emisyonun yalnızca yüzde 15’i karbon telafi bedeli kapsamında olacak. Durban’dan bu yana enerji yatırımları karbon açısından daha az yoğun hale gelmedi. Cesur siyasi kararlar verilmesine acil ihtiyaç var.”