IICEC 2. Uluslararası Enerji Forumu

IICEC 2nd International Energy Forum
28 Mayıs 2011
Sakıp Sabancı Müzesi, The Seed

"KÜRESEL ENERJİ GÖRÜNÜMÜ: YÜKSELEN ÜLKELERİN ROLÜ NE OLACAK?”

Enerji ve iklim değişikliğinin giderek artan stratejik önemi ve dünya enerji denkleminin ağırlık merkezinin doğuya kayması görüşüyle, hem karar alıcılar hem de özel sektörü biraraya getirmek üzere, Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC)’nin ilk faaliyeti olan ‘Küresel Enerji Forumu’ gerçekleştirildi.

Forumun ev sahipliğini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Kurucu Başkanı Güler Sabancı, Rektör Prof. Dr. Nihat Berker ve Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve IICEC Uluslarası Danışma Kurulu Başkanı Dr. Fatih Birol yaptı.

Forumun açılış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Kurucu Başkanı Güler Sabancı yaptı.
Uluslararası Hükümet Liderleri küresel enerjiyi tartıştı Güler Sabancı’nın açılış konuşmasının ardından, Suudi Arabistan Kral Faisal Araştırma ve İslam Çalışmaları Merkezi Başkanı Prens Turki Al-Faisal, ABD Enerji Bakanlığı Müsteşarı Dr. Carmine Difiglio ve Ermenistan Eski Başbakanı Armen Sarkissian’ın konuşmacı olduğu, oturum moderatörlüğünü Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve IICEC Uluslararası Danışma Kurulu Başkanı Dr. Fatih Birol’un yaptığı “Uluslararası Hükümet Liderleri” başlıklı panel gerçekleşti.

“Enerji birinin kazanıp diğerinin kaybettiği bir senaryo değildir”
Panelin ilk konuşmacısı Prens Turki Al-Faisal, Suudi Arabistan’ın küresel enerji piyasasındaki rolüne vurgu yaparak sözlerine başladı. Prens Al-Faisal ayrıca, küresel enerji çeşitliliği hakkında bilgi verdi. Suudi Arabistan’ın uzun zamandan beri tüm dünyaya enerji sağladığını ifade eden Prens Turki Al-Faisal, ihtiyaçların değişmesi dolayısıyla kendi politikalarının gözden geçirildiğini söyledi. Suudi Arabistan’ın artan petrol talebini karşılama konusundaki kararlılığını sözlerine ekleyen Prens Al-Faisal, Suudi Arabistan’ın alternatif enerji kaynakları konusunda da kayda değer çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Prens Al-Faisal, Suudi Arabistan’ın petrol ihracatı konusunda olduğu gibi diğer enerji kaynaklarının ihracatında da lider olmayı hedeflediğini ifade ederken, hiçbir ülkenin kendini tek bir enerji türüyle kısıtlamaması gerektiğini belirtti.

Uluslararası Enerji Forumu’nun amacının sadece bilgi paylaşımı değil, ortak yarar sağlamak olduğunu söyleyen Prens Al-Faisal, eldeki imkanların en iyi şekilde kullanmak için bağlılığın önemini vurguladı. Prens Al-Faisal sözlerine, “Enerji birinin kazanıp diğerinin kaybettiği bir senaryo değildir. Hep beraber fayda sağlamak için ne yapabileceğimize bakmamız lazım” diyerek son verdi.

“Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesi için enerji gereklidir”
Prens Faisal’ın ardından söz alan ABD Enerji Bakanlığı Müsteşarı Dr. Carmine Difiglio, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesi için enerjinin gerekliliğini vurguladı. Dr. Difiglio, bu ülkelerin ekonomik büyümesi için, güvenilir, düşük maliyetli ve yerel enerji kaynaklarının önemini belirtirken, birçok gelişmekte olan ülkenin, doğalgaz tesisi kurarken ekonomik verimlilik elde etmek için ithalat kurallarına uymasının zorunlu olduğunun altını çizdi. Kaya gazı teknolojisinin birçok gelişmekte olan ülkeye düşük maliyetli doğalgaz kaynağı sağlayabileceğini de söyleyen Difiglio, sürdürülebilir kaya gazı gelişimi için çevresel faktörlerin ve su kaynaklarının da başarılı bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

“Türkiye doğalgaz konusunda Avrupa ve Rusya arasında arabulucu olabilir”
Panelin son konuşmacısı Ermenistan Eski Başbakanı Armen Sarkissian, gazın altın çağının başladığını ama bunun sonsuza kadar sürmeyeceğıini belirterek konuşmasına başladı. Dünyanın küçüldüğünün ve her şeyin birbirine bağlı olduğunu vurgulayan Sarkissian, kuantum ekonomisi çağına girdiğimizi ve gelişmelerin çok hızlı ilerlediğini, en küçük ülkelerdeki gelişmelerin dahi büyük etkileri olduğunu söyledi. Sarkissian, enerji ile ilgili yapılanmaların güçlenerek, 21. yüzyılda seslerini daha güçlü duyurabileceklerini ifade etti.

Enerjinin siyasi önemine değinen Sarkissian, bu konuyu, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji başlıkları altında değerlendirdi. Nükleer enerjinin nispeten küçük ve genel güvenliğinin aşikar olduğunu söyleyen Sarkissian, asıl önemli konunun nükleer yakıtların yönetimi olduğunu söyledi. Yenilenebilir enerji ile nanoteknoloji gibi tekniklerle geliştirilenleri kasteden Sarkissian, siyasi istikrar ve güvenlik açısından en önemli enerji kaynağının doğalgaz olduğunu vurguladı. Avrupa açısından gazın gelişiminin boru hatlarıyla bağlantılı olduğunu söylerken, Türkiye’nin boru hatları sayesinde enerjide bir kavşak noktası olduğunu söyledi. Ayrıca, geliştirilecek politikalar doğrultusunda Doğu Hazar’ın da ciddi bir oyuncu olabileceğini belirtti.

Sarkissian gaz piyasasının güvenliği için; piyasaların etkin olması, kısa vadeli çalkantılara engel olunması, uzun vadeli yatırımların güvence altına alınması ve enerji verimliliğinin artırılması gerekliliğini vurguladı. Sarkissian, Rus ve Avrupalı politikacıları "iyimserler" ve "Rusya’ya klişelerden bakanlar" olarak ikiye ayırdı. İkinci grubun çözüm üretmek yerine siyasi anlaşmazlıklar üzerine odaklandıklarını belirten Sarkissian, siyasilerin ve iş dünyasının güvenin tekrar sağlanması gerektiğini söyledi. Sarkissian, Türkiye’nin bu noktada önemli bir rol üstlenebileceğini, Rusya ve Avrupa arasında arabuluculuk yapabileceğini belirterek sözlerine son verdi.

Fatih Birol enerji gündemini değerlendirdi.
Birinci oturumun ardından, Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti ve IICEC Uluslarası Danışma Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fatih Birol ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker’in katıldığı bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Basın toplantısında konuşan Dr. Fatih Birol, Fukushima’daki kaza ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki gelişmelerin petrol fiyatlarına etkisinin enerji piyasalarını etkileyen iki önemli olay olduğunu belirtti.

Arap Baharı’nın üretici olarak sadece Libya’yı etkilediğini söyleyen Dr. Birol, önemli olanın kapasite değil, petrolün kalitesi olduğunu belirtti. Libya petrolünün ithal edilmesi gereken bir kaynak olduğunu vurgulayan Birol, bu petrol türünün rafinerilerde işlenmesi için önemli olduğunu söyledi. Birol, üretimin yeterli olmamasından dolayı fiyatların 100 Dolar'ın üzerinde seyrettiğini söyledi.

Petrol fiyatlarının ABD ekonomisini önemli ölçüde etkilediğini, Çin ekonomisinde de bir enflasyon baskısı yaratarak küresel ekonomi için riskli bir durum söz konusu olabileceğini söyledi.

Fukushima’daki kazadan sonra birçok ülkenin nükleer politikalarını tekrar gözden geçirdiğini söyleyen Dr. Birol, bütün ülkelerin daha güvenli tedbirler alacağından bunların ek maliyet yaratacağını belirtti. Fukushima kazası sonrasında, Çin, Hindistan ve Rusya’daki kapasite artırımlarında gecikmeler olacağını ve maliyetlerin artacağını söyleyen Birol, birçok OECD ülkesinde de nükleer programlarda yavaşlama ve hatta durma beklediğini söyledi.

Nükleerin payının azalmasının enerji çeşitliliği açısından kötü bir haber olduğunu vurgulayan Dr. Birol, kömür ve doğalgaz tüketiminin karbon emisyonunu artıracağını belirtti.

ABD’nin enerji piyasalarına yaptığı en büyük etkinin kaya gazını hediye etmek olduğunu belirten Dr. Birol, kaya gazının hem çok düşük maliyetli hem de tüm dünyada bulunan bir enerji kaynağı olduğunu ifade etti.

Fatih Birol, 2010 yılında Çin Halk Cumhuriyeti en çok rüzgar santralini kuran ülke olduğunu söyledi, 20 yıl içinde de en fazla enerji talebinin Çin’den geleceğini belirtirken, Avrupa rüzgar enerjisinden ciddi bir pay alacağını da vurguladı.